Thread Reader
Coşkun Faik Kavala

Coşkun Faik Kavala
@KavalaFaik

Aug 17, 2022
44 tweets
Tweet

TÜRKİSTAN GEZİSİ NOTLARI Türkistan gezimiz sonrası gözlemlerimi ayrıntılı olarak kaleme alacağım. Bu gözlemleri ayrıca birkaç yayında da tartışabiliriz. Ama bazı önemli konuları şimdiden kısa cümleler halinde buraya not düşmeyi yararlı buluyorum.

1- Bölgenin en gelişmiş ülkesi tartışmasız olarak Kazakistan. Özellikle eski başkent Almatı, Dubai ve Singapur'u aratmayacak bir maddi refaha erişmiş. Şehir gökdelenler, lüks rezidanslar, lüks araçlar, uluslararası restoranlar ve gece kulüpleriyle dolu tam bir finans merkezi.
2- Almatı dışındaki Kazakistan da köy değil. Şımkent de çok gelişmiş ve güzel bir şehirdi. Yeni eyalet merkezi Türkistan ise tıpkı başkent Astana/Nursultan gibi sıfırdan inşa ediliyor. Yine her yan modern ve lüks yapılar, alışveriş merkezleri ve parklarla dolu.
3- Kazakistan'ın eksikliği, şehirlerarası ulaşımın gelişmiş olmamasıydı. Belli ki Kazaklar ülkenin büyüklüğünden dolayı havayolu ulaşımını tercih ediyorlar. Şehirler arasındaki yollarda internet de çekmiyor.
4- Bu arada belirtmek gerek ki bütün Orta Asya'da şehirlerarası otobüs taşımacılığıyla ilgili sıkıntı var. Daha doğrusu otobüs yok! Herkes şehirden şehire ya tren ya da arabayla gidiyor. Zenginler uçağa biniyor. Otobüs yokluğu, ya da azlığı diyelim, çok büyük eksiklik.
5- Bir diğer tuhaf durum da taksilerin yokluğu. Tacikistan dışında tüm Orta Asya'da herkes Yandex Go adlı bir uygulamaya bağlı olarak taksicilik yapıyor. Otostop çekmek de çok yaygın. Arabayı durdurup 'beni şuraya kaça götürürsünüz' diyor ve anlaşınca biniyorsunuz.
6- Kırgızistan'ın başkenti Bişkek, Sovyet üslubunu hala yansıtan düzenli ve yemyeşil bir şehir olmakla birlikte, Almatı'ya göre fazlasıyla sessiz, adeta dev bir üniversite kampüsünü andırıyor. Yine de modern kafe ve restoranları, otelleriyle zengin bir başkent görünümü veriyor.
7- Tacikistan'ın başkenti Duşanbe, küçük olmasına rağmen yine modern ve şaşırtıcı şekilde heykel ve parklarla doldurulmuş bir şehir. Tacikler suyu bol bulduklarından her yanı fıskiyeyle donatmışlar. Bizi özellikle şaşırtan ise lüks araçların bolluğu oldu.
8- Özbekistan'ı ise maalesef Orta Asya ülkeleri içinde dünyadaki gelişime en az ayak uydurabilmiş ülke olarak gözlemledim ve üzüldüm. Kerimov ülkeyi öyle bir kapatmış ki ülke adeta Kuzey Kore'ye dönmüş. Kerimov döneminde Sovyet sistemi devam etmiş ama üzerine bir şey de konmamış.
9- Şehirden şehire gitmek için bile vize istenen bir ülkeye elbette yabancı sermaye de gelmemiş. Zaten devlet de bunun yolunu açmamış, resmi görevliler ülkeye iş yapmak için gelen herkesin üzerine tam bir Sovyet alışkanlığıyla 'çökmüşler'. Kerimov geride tam bir enkaz bırakmış.
10- İşte Şevket Mirziyoyev bu durumu büyük bir hızla tersine çevirerek ülkeyi dünyaya açıyor. Özellikle Türkiye ile ilişkilere önem veriyor. Sonuç ortada: Özbekistan Türk sermayesinin yatırımlarıyla canlanıyor. Her yerde ülkeye iş yapmak için gelmiş bir Türk'e rastlıyorsunuz.
11- Açıkçası Mirziyoyev'i çok seviyordum ama Özbekistan'daki atılımı gözlemleyince kendisine çok daha saygı duydum. Ülkedeki temel sorunları çözmeyi başarabilirse ismi ileride tarihçilerce Çin'deki atılımı sağlayan Deng Xiaoping'le karşılaştırılarak anılabilir.
12- Kerimov'un Özbekistan'ı kapatması da tamamen keyfi sebeplerle gerçekleşmemiş. Özellikle Fergana Vadisi'ni görünce içten içe kaynayan tehlikeye tanık oluyorsunuz. Selefi-cihatçı radikal gruplar Fergana'da çok güçlü ve ülkedeki değişimden yararlanarak daha da güçleniyorlar.
13- Fergana'da geleneksel olarak Sünnetullah, Ayetullah gibi isimler çok yaygın. Hokand Han sarayı önünde tanıştığımız kardeşlerimiz Erdoğan'ı çok sevdiklerini, bunun sebebinin kendisinin Kur'an hafızı olması olduğunu söylediler. Yani Erdoğan'a saygının sebebi tamamen dindarlık.
14- Hokand'da, Abdülhamid dizisinin fon müziğini telefon sesi olarak ayarlamış bir bakkal da bana 2023'te Türkiye'de çok şeyin değişeceğini, İslam İmparatorluğu kurulacağını, ümmetin birleşeceğini söyledi. 'Bunu nereden duydun?' diye sorunca da 'camimizin imamı söyledi' dedi.
15- Fergana'da Nakşibendilikten gelen geleneksel dindarlığın ötesinde, genç nüfusun kalabalıklığından kaynaklanan Selefi-cihatçılığa kaymaya müsait bir ortam olduğunu gözlemledim ve bu da bence tüm bölgenin huzuru için tehlike arz ediyor. Özbekistan'ın yumuşak karnı burası.
16- Özbekistan'da İslamcılığın bu denli güçlü olduğu tek bölge Fergana. Evliya türbeleriyle dolu Semerkand ve Buhara bu kadar muhafazakar değil, Taşkent ise hiç değil. Örneğin buralarda içki satılan çok sayıda mekan var. Hokand'da ise görmedim.
17- Kazakistan ise bu açıdan Orta Asya'nın geleneksel dindarlıktan en uzak ülkesi. Marketlerde bira neredeyse sudan daha ucuza satılıyor, gerisini siz düşünün.
18- Tarihi eserler açısından Özbekistan, bölgenin diğer ülkeleriyle kıyaslanamayacak kadar zengin. Semerkand'da Registan'ı ya da Buhara'da Kalyan Minaresi'ni gördüğünüzde ağzınız açık kalıyor. Han sarayları küçük olmalarına rağmen çok gösterişli. Ülkenin her yanı tarih kokuyor.
19- Bununla birlikte Özbekistan'ın, uzun süre kapalı kalması nedeniyle müzecilik ve turizm zihniyeti açısından alması gereken çok yol olduğunu düşünüyorum. Müzelerdeki sergileme Sovyet üslubunda. Açıklamalar az ve yetersiz. Mağazalarda satılan turistik ürünler çeşitli değil.
20- Her ülkenin başkentinde bir Milli Tarih Müzesi var, sıralama hep aynı, jeolojiden ve dinozorlardan başlayıp antik ve ortaçağlardan geçip Sovyet dönemine ve ülkenin bağımsızlığına geliniyor. Bunların içinde en bakımlı ve moderni Bişkek'te Alatav Meydanı'ndaki müzeydi.
21- Taşkent'teki Devlet Tarih Müzesi ise çok değerli eserlere sahip olmasına rağmen eskimiş durumda. Burada Türkiye'den gelmiş bir mimar ve küratörler grubuyla tanışmak bizi çok sevindirdi. Taşkent'teki müzeler Türk uzmanların gözetiminde restorasyona girecekmiş.
22- Duşanbe'deki Milli Müze de etkileyiciydi. Müzenin bir kısmının, özellikle Soğd tarihiyle ilgili bölümünün restorasyonunu AB üstlenmiş. (Çünkü Avrupalılar kendi soylarından gördükleri Soğd mirasına inanılmaz önem veriyorlar. Tabii ırkçılığı Batı yapınca buna ırkçılık denmiyor)
23- Tacikistan belli ki hem Batı'nın, hem Rusya'nın hem de Çin'in üzerinde oyun kurdukları bir ülke. Rusya'ya en bağımlı ülke olduğunu söylemek mümkün. Ayrıca Çin de ülkede büyük altyapı çalışmalarına giriyor. Türkiye ile ilişkilere ise, sağlanan ilerlemeye rağmen soğukluk hakim.
24- Tacikistan'da başkan İmamali Rahman'ın dev boyutlu resimlerini tüm ülkede görüyorsunuz. Ülkede Afganistan ile sınır komşusu olmanın verdiği korku ile iç savaş travması nedeniyle devlet eliyle yürütülen zoraki bir sekülerlik her yerde karşınıza çıkıyor.
25- Duşanbe'nin ya da Hucand'ın modern görünümüne rağmen Tacikistan kırsalına çıktığınızda bambaşka bir manzara ile karşılaşıyor, adeta zaman makinesiyle yüzyıllar öncesine ışınlanıyorsunuz. Halk fakir değil ama altyapı çok eksik. Belli ki Sovyet döneminde de kırsal gelişmemiş.
26- Türkistan coğrafyasının tamamında Rusya'nın ağırlığı hala hissediliyor. Ülkeler arası anlaşma dili hala Rusça. İşsizler öncelikle Rusya'ya gidip iş arıyor. Eğitimliler Rusya'da üniversite okuyor. Marketlerdeki bisküvilerin bile yarısı Rus ürünü. Rus içeceği Kvas her yerde.
27- Sevindirici olan, Türk ürünlerinin marketlerde Rus ürünlerini izleyerek (en azından) ikinci sırada olması. Marketler Ülker, Eti hatta Torku ürünleriyle dolu. LC Waikiki'ler, Defacto'lar, Koton'lar her yerde. Türk sermayesi Orta Asya'da yayılmış. Almatı'da Mado bile vardı.
28- En büyük engel Rusça'nın kültürel hegemonyası. Bazı zihinlerde Rusça konuşmak 'eğitimli' olmakla (!), yerel dilde (Kazak/Özbek Türkçesi ya da Tacikçe) konuşmak da 'köylülük'le özdeşleşmiş. Çoğu tabela, ilan, reklam hala Rusça. Kitapçılardaki kitapların çoğu Rusça vs...
29- Türkiye Türkçesi konuşan çok kişiye rastladık. Kazakistan'da Türk üniversitesinde okumuş ya da Türkiye'de eğitim almış olanlar; Özbekistan'da ise Türkiye'ye çalışmaya gelmiş olanlar iyi derecede T.Türkçesi konuşuyor. Türk dizileri izleyerek T.Türkçesi öğrenen gençler de var.
30- Sevindirici olan, Türkiye'ye gelen, Türkiye'de okuyan ya da çalışan çoğu kardeşimizin kalplerinde Türkiye sevgisi ve Türklük bilinciyle ülkelerine dönmeleri. (Öz kardeşim gibi gördüğüm Ali en iyi örnek) İstisnalar olsa da tüm Türkleri birleştirmek için eğitim çok önemli.
31- Yine de otuz yılda gelinen seviye tatmin edici değil. Muhteşem Yüzyıl dizisinin izleniyor olması güzel ama Türkiye dendiğinde akla ilk olarak diziler gelmemeli mesela, bağlar daha derin olmalı. Türkistan'da T.Türkçesi bilen, Türkiye'de de Türk lehçeleri bilenler çoğalmalı.
32- Bütün Türk cumhuriyetlerinde ortak sorunlar: Liyakatsizlik, nepotizm, yozlaşma, yolsuzluk. Kazakistan nispeten daha iyi bir tablo çizse de genel durum bu. Mirziyoyev'in çabalarına rağmen Özbekistan'dan kaçarak diğer ülkelere yerleşmek isteyen genç sayısı maalesef epey yüksek.
33- Buhara'da, şu resimde gördüğünüz gençlerle epey eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdik. Yüzlerdeki gülümsemenin ardında, dikkatle bakarsanız hissedeceğiniz bir hüzün var. İşsizlik, düşük maaşlar ve yurtdışında daha iyi bir yaşam arayışı. Mirziyoyev'in önündeki dev sorun bu.
34- 'Sovyetler Türkistan'ı mahvetmiş' derken kast ettiğim hususlardan biri buydu. Sovyet döneminden kalma nomenklatura bu ülkelerde sadece kendi cebini doldurmaya ve devleti akrabalarıyla doldurmaya odaklanmış. Sonuç: Okul diplomaları bile rüşvetle alınır hale gelmiş.
35- Mirziyoyev içten bir çabayla durumu değiştirmeye çalışıyor ve sonuç alınıyor da. Değerli dostum Abbascan gibi yabancı dil öğrenip, kendini geliştirip, herhangi bir torpile ihtiyaç duymadan uluslararası firmalarda çalışan gençler de var artık. Özbekistan artık umut veriyor.
36- Ben açıkçası Mirziyoyev'in ülkenin geri kalmışlığının farkına varıp, durumu düzeltmek için adım attığını fakat rahata alışmış Sovyet tipi bürokrasi tarafından çabalarının frenlendiğini düşünüyorum. Bu 'modernist' bürokrasinin alternatifi de Fergana'daki İslamcılar...
37- Bu yüzden Özbekistan'ın geleceğini, devlete sırtını yaslayarak gününü gün etmeye alışmış Sovyet kuşağı ya da tek hedefleri 1400 yıl öncesindeki yaşam tarzını insanlara dayatmak olanlar değil, ülkenin iyi yetişmiş genç kadroları kurtaracak. Tıpkı bütün Türk dünyasındaki gibi.
38- 'Orta Asya Türkleri Ruslaşmış' algısını yıkacak çok olay yaşadık. Çoğu insan Türklüğünün bilincinde. Kazakistan sınırında görev yapan bir Kazak askeri görevlisi bizim, üzerinde Göktürk yazısıyla 'TÜRK' yazan şapkamızı görüp 'Turan, Turan, Turan' dedi mesela.
39- Tacik - Özbek sınırındaki bir Özbek askeri görevlisi ise 'Siz de oralara buradan gittiniz' dedi ve bizimle birkaç dakika sohbet etti. Kırgızistan Balasagun müzesindeki hanımefendi hepimizin Türk Kağanlığı'ndan geldiğimizi söyledi. Bunlar umut verici olaylardı.
40- Dikkatimizi çeken bir diğer eksiklik kitapçı ve yayınevi sayısındaki azlık oldu. Taşkent'te sora sora Kozmonotlar istasyonundaki parkta bulunan sahafları bulduk. Barthold'un kitabını buradan aldım. Bunun dışında alıştığımız türden büyük kitap dükkanları yok. Çok şaşırtıcı.
41- Epey muhafazakar olan Hokand'da bu çocuklara 'sizde neden kitapçı dükkanı yok?' dediğimde yalnızca dini kitap satan bir iki yer gösterdiler. 'Onlarda tarih kitabı yok' dediğimde ise 'Bizde sadece İslami kitaplar okunur, bunun dışında kimse de kitap okumaz' cevabını verdiler.
42- Anladığım kadarıyla yine Sovyet mirası olarak kütüphaneler epey büyük ve gerçekten okumaya ihtiyaç duyanlar kütüphaneye gidiyor. Halkın gelir seviyesi zaten yüksek değil. Ayrıca yoğun bir şekilde e-kitap indirilip okunuyor ki bu e-kitapların çoğu tahmin edileceği gibi Rusça.
43- Kazakistan - Almatı'da ise sevgili Özgün Seçkin'in tavsiyesiyle Книжный Город - Kitap Şehri adlı kitapçıya gittik. Epey modern ve büyük bir kitapçı olmakla birlikte kitapların çoğu Rusya'dan geliyor. Beş ciltlik Kazakistan Tarihi kitabını buradan aldım.
Coşkun Faik Kavala
21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı https://t.co/5c2TA5DtS3 Atatürk çizgisinde Türk Milliyetçisi. Tarihçi. Yazar. Dünyaya TÜRKİYE'den bakar.
Follow on 𝕏
Missing some tweets in this thread? Or failed to load images or videos? You can try to .