Thread Reader
Dedektif Vakaları

Dedektif Vakaları
@dedektifvakalar

Aug 17, 2022
32 tweets
Tweet

GERÇEK RAMİZ DAYI - ANTEP CANAVARI ABDULLAH PALAZ

Toplamda 43 kişiyi öldüren ve yüzlerce kişiyi yaralayan 48 yılda 38 farklı cezaevinde yatıp 4 kez idam cezası yiyen Abdullah Palaz, Türkiye'de seri katil diyince akla gelen ilk isimlerden birisi. Abdullah Palaz'ın babası Kurtuluş Savaşı sırasında Antep direnişçilerindendi
varlıklı bir ailesi vardı fakat ailesindeki kan davaları bitmek bilmiyordu. Çocuk yaşta kendisini öldürmekle görevlendirmişti, silahsız yaşamıyordu. İlk cinayetini henüz çocuk yaşta 12 yaşındayken işledi. Faili meçhul kalan bu cinayet sonrası Abdullah hasımlarıyla girdiği
mücadele sonrası 15 kişiyi öldürdü böylece cezaevine yolu düşmüş oldu. İlk adresi Konya Cezaevi olacaktı daha sonra bu cezaevinde inanılmaz bir nam salarak 'Antep Canavarı' olarak anılacaktı. Konya Cezaevi'ne girdikten sonrada rahat durmadı rahat durmasına pekte imkan yoktu
düşmanları ona rahat vermiyordu onunla uğraşıyordu. Bu cezaevinde yerli mahkumlarla yabancı mahkumlar arasında büyük bir sürtüşme vardı, yerli mahkumlar yabancı mahkumlara hemen hemen hiç hak tanımıyordu. Bu durum Abdullah'ın yapısında olan bir insan için kabul edilecek bir durum
değildi yerli mahkumlar idareyle de iş birliği yapıyor ve cezaevini cehenneme çeviriyorlardı ama Abdullah gibi bir mahkumun gelişi yerlileri rahatsız etti. Ondan hem çekiniyorlar hem de ona bir şeyler yapıp sindirmek gerektiğine inanıyorlardı. Yeni gelen mahkumların sevilmediği
ve onlara bir göz dağı verilmesi gerektiğini düşünüyordu. Kendi gibi Antepli hemşerileriyle 7 yoldaşıyla bir plan yapıp gardiyanlardan temin ettikleri bıçaklarla bir gece diğer efelerin koğuşunu bastı. Bu efeler uyuşturucu mafyalarına bağlıydılar. Abdullah öldürmeyecek darbelerle
bu adamları yaraladı ve Konya'daki ilk vukuatına imza atmış oldu. Bu baskın yapılan koğuş Konyalı Efeler isimli bir grubun koğuşuydu. Baskın sırasında birçok kişi yaralanmıştı, Abdullah artık Antep Canavarına dönüşüyordu. Bir ara aftan yararlanarak dışarı çıktı bu dönemde evlendi
hatta çocuğu bile oldu ama bu hayatı uzun sürmedi sanki normal bir hayat ona göre değildi. O adaleti sağlaması gerektiğine inanıyordu, dışarı çıktığı dönemde memleketinde bir ağanın oğlunun çoban kızına cinsel saldırıda bulunduğunu görünce onu da vurdu. Neredeyse yarım asırlık
mahkum hayatı böyle başlayacaktı. 1940'lı yıllardı Afyon Cezaevi'ne sürgün edildi, Abdullah kendisiyle birlikte sürgüne giden 11 arkadaşıyla Afyon Cezaevi'ne geldiğinde gördü ki Afyon Cezaevi Konya'dan da beterdi. Berbat bir cezaeviydi yabancıyı yalnız mahkumlar değil idareler de
sevmiyordu. Haksızlıklar diz boyu olmuştu, yerli mahkumlar acımasız alabildiğine yabancıları ve yoksulları eziyorlardı. İdare ise Abdullah ve arkadaşlarına müthiş derecede düşmandı sanki tüm cezaevi bir yana Abdullah ve arkadaşları bir yana olmuştu. İdare tüm disiplinini
acımasızlığını onlara gösteriyordu, Abdullah'sa idarenin gözünde lakabının getirdiği gibi tam bir canavardı... Orada da aynı şekilde parmak hesabıyla göz dağı vermek için yanındakilerle koğuş bastı ama bu defa bir fark vardı, parmak hesabını biraz kaçırıp
birinin ölümüne neden oldular. Bir gece zincirde tutulduktan sonra oradan da Bursa'ya gönderildiler. Bursa Cezaevi onun yaşadığı en zor hapishaneydi arkadaşlarıyla birlikte nakledildikleri gün boğazlarına kadar gelen dışkı dolu bir kanalizasyona kapatıldılar.
Bu da onlara gözdağıydı. Abdullah Palaz 1.90 boyunda olduğu için pislik en fazla koltuk altına geliyordu fakat boyu daha kısa olan arkadaşlarından pisliği yutmak zorunda kalanlar bile olmuştu. Burada tam 8 saat tutuldular daha sonra çıktıklarında üstlerine tutulan azıcık su ile
koğuşlarına geri gönderildiler. Abdullah'ın 3 arkadaşı burada hayatını kaybetti, buradan çıktıklarında onlara yardım eden tek bir kişi vardı Nazım Hikmet... Nazım'ın getirdiği suyla temizlenmelerine biraz bile olsa yardımcı oldu hatta onlarla sigarasını bile paylaştı.
O şair ne demektir, yazar ne demektir, tarihçi ne demektir, bilmiyordu komünistliği ise hiç bilmiyordu ama Nazım'a vatan haini denmesi ağrına gitmişti böyle bir adam ona göre asla vatan haini olamazdı. O dev gibi adam gittikten hemen sonra gardiyanlar geldiler durumu kötü olan
arkadaşları alıp götürdüler. Gardiyanlar üzerlerine pislik bulaşmasın diye arkadaşları çuval gibi bir şeylere sarıp sarmalayıp götürmüşlerdi. Abdullah, Nazım'a neden içeride olduğunu sordu Nazım'a neden vatan haini dendiğini merak ediyordu çünkü Abdullah vatan haini olan birini
öldürebilirdi ama vatan haini dedikleri adam ona yardım etmişti. Onu öldüremezdi, Nazım'da ona şiirleri yüzünden olduğunu söyledi komünistliği anlattı ona Abdullah, Nazım'ın anlattıklarından hiçbir şey anlamamıştı ama onu çok sevmişti. Abdullah Palaz için Nazım Hikmet artık bir
dosttu daha sonraları Abdullah Palaz, Nazım Hikmet'le aynı koğuşta kalırsa olay çıkarmayacağına dair bir söz verdi ve bu isteği yerine getirildi. Aynı koğuşta kalmaya başladılar Abdullah bu sürede gerçekten kimseye zarar vermedi. Nazım'la çok iyi arkadaş oldular
Nazım ona kendi şiirlerini okudu neden komünist olduğunu anlattı. Abdullah haksızlığa dayanamadığını garibanın elinden alınanlara garibana yapılan zulümlere karşı geldiğini anlattı. Nazım ona onun silahla yaptığını kendisinin kalemle yaptığını söylemişti. Birini silahı diğerinin
kalemiydi. Böyle anlamışlardı birbirlerini bir süre mahkumiyet günleri böyle geçip gitti. Abdullah ne birini öldürdü ne de birine zarar verdi ancak Nazım Hikmet bir süre sonra başka cezaevine gönderildi. Böylece Abdullah Palaz yeniden olay çıkarmaya başladı.
Karısı ve çocuğu onu ziyarete gelmişti çocuğunun adı Mustafa'ydı. Mustafa'ya kendi bildiği ve inandığı değerleri tabiri caizse raconu öğretmek istiyordu, görüşme esnasında yanlarında kendisine işkence eden cezaevi müdürü de vardı. Abdullah 13 yaşındaki çocuğunu müdürü göstererek
konuşmaya başladı, ona kendisinin kanını taşıdığını ve onun kanındansa en kısa zamanda yere sermesi gerektiğini söyledi. Bu konuşmanın eşi ve çocuğu hemen oradan uzaklaştırıldı ve Abdullah Palaz'da hücreye atıldı. Hücreye atılmasının 11. gününde beklediği haber geldi oğlu Mustafa
babasının isteğini yerine getirmişti. Müdürü pusuya düşürüp onu öldürmüştü. Başta cezaevi müdürü olmak üzere birçok kişinin ölümüne sebep olan Abdullah, Feriköylü Kabadayı bir isimli adamı da vurduktan sonra Sinop Cezaevi'ne gönderildi.
O kendini haksızlara karşı gelen biri olarak tanımlıyordu, onu Türkiye'deki cezaevlerinde tanımayan yoktu nasıl bir namı olduğunu herkes çok iyi biliyordu. İnsanlar kötü olmasaydı cinayet işlemeyeceğini söylüyordu ayrıca kendi deyimiyle o Abdullah Dayıydı baba falan değildi.
1991 yılında şartlı salıverilme yasasıyla tahliye oldu. Tahliye olduktan sonra sanki dış dünyaya alışık olmadığı için yaşaması da mümkün değilmişçesine 9 ay sonra eceliyle hayatını kaybetti. Ölmeden önce ezbere bildiği tek şiir Nazım Hikmet'in bir şiiriydi, ilk önce Karşıyaka'ya
gömüldü ama ardından cenazesi Gaziantep'e nakledildi. Ölümü duyulunca Türkiye'nin tüm cezaevlerinde resimleri duvarlara asıldı, adına mevlütler okutuldu. Bu kadar can almış bir adam için cezaevlerinde tüm mahkumlar ağlamıştı oysa aldığı canların pek çoğu cezaevlerinde yatanların
arasından çıkmıştı. Antep Canavarı Abdullah Dayı olarak namlanan Abdullah Palaz birçok karaktere de ilham kaynağı oldu. Türk sinemasının en önemli filmlerinden olan Tatar Ramazan'ın ve Türk tarihinin en sevilen dizilerinden Ezel'in Ramiz Dayısının esin kaynağı oldu. Kimine göre
namus bekçisi, kimine göre bir şehir eşkıyası, kimine göre de Antep Canavarı olarak adlandırılıyordu ama o canavar lakabının kendisine gazetecilerin taktığını söylüyordu. Bir gerçek vardı ki yaşadığı sürece o gerçekten de Azrail'in öbür adı gibiydi...
4 kez idam cezası ve 740 yıl hapis cezası verilen Abdullah Dayı hayatının 48 yılını 38 farklı cezaevinde geçirdi bu sürede arkasında yüzlerce yaralı bıraktı.
Her ne kadar o kendisini haksızlıklara karşı çıkan biri olarak tanımlasa da birçok kişi tarafından sevilse bile bu durum onun seri katil olduğu gerçeğini değiştirmiyor...
Birbirinden gizemli olaylar ve dedektif vakalarını okumak için bizi takip edin! @Dedektif Vakaları 🔍 Kaynak: Youtube - Onur Can Yenilmez
Dedektif Vakaları

Dedektif Vakaları

@dedektifvakalar
Cinayet, kaçırılma, kayıp, gizemli, kimi zaman korku ve dedektif vakaları ile ilgili içerikleri sizlere sunuyoruz. Bizi takip edin!
Follow on 𝕏
Missing some tweets in this thread? Or failed to load images or videos? You can try to .